Ara 11

Aralık 11, 2014

Statement on Prediction Markets by Kenneth J. Arrow, Shyam Sunder, Robert Forsythe, Robert E. Litan, Eric Zitzewitz, Michael Gorham, Robert W. Hahn, Robin Hanson, Daniel Kahneman, John O. Ledyard, …

Statement on Prediction Markets by Kenneth J. Arrow, Shyam Sunder, Robert Forsythe, Robert E. Litan, Eric Zitzewitz, Michael Gorham, Robert W. Hahn, Robin Hanson, Daniel Kahneman, John O. Ledyard, …

Prediction markets are markets for contracts that yield payments based on the outcome of an uncertain future event, such as a presidential election. Using these markets as forecasting tools could substantially improve decision making in the private and public sectors.  We argue that U.S. regulators should lower barriers to the creation and design of prediction markets by creating a safe harbor for certain types of small stakes markets. We believe our proposed change has the potential to stimulate innovation in…

Posted in Genel | By

Eyl 9

Eylül 9, 2014

Neden kaytarmayı bu kadar çok seviyoruz?

Neden kaytarmayı bu kadar çok seviyoruz?

  Hepimiz kaytarmayı çok severiz. Tıpkı benim şu anda yaptığım gibi. Peki neden kaytarmayı çok seviyoruz? Sorunun yanıtı bizim aslında birden fazla “ben”den oluşmamız. Bugünkü ben hakkındaki algılarımız gerçekten çok farklı olabildiği gibi; gelecekteki “ben” hakkında da çok yanılıyor olabilirim. O kadar ki, gelecekteki “ben”, tamamen bana yabancı birisi gibi gelebilir. Kaytardığımız zaman, yapmamız gereken işi başkasına devrediyoruz; o başkası gelecekteki “ben”den başkası değil oysa. Gelecekteki ben ile bugünkü ben arasındaki ilişkinin güçlendirilmesinin; daha iyi kararlar almak için şart olduğunu…

Posted in Beyin, Düşünme Hataları, Genel, Ruh Halleri | By

Eyl 9

Eylül 9, 2014

4236093-empati

Çocuklara empatik olmayı nasıl öğretebiliriz? Bir filmle mesela…

Daha tartışma sona ermiş değil, empati doğuştan mı gelir, sonradan öğrenilebilir mi diye.. Bazı çok tanınmış psikologlar empatiyi öğretebileceklerini söylüyorlar. Gerçekten öğretip öğretemediklerini tam rastsal  bir deney yapmadan bilme olanağımız yok. Yine de ekteki video, çocuklarımıza empatinin ne anlama geldiğini çok iyi anlatabilir. Bizim de seyretmemizde yarar var tabii.   Source: www.youtube.com See on Scoop.it – With My Right Brain

Posted in Empati, Genel | By

Eyl 9

Eylül 9, 2014

guvercinler

Güvercinler de kumar oynadıkları zaman insanlar gibi oynuyorlarmış…

Biliminsanları daha önce maymunlara fahişelik öğretmişlerdi. Şimdi de kumara alıştırmışlar. University of Warwick’ten Ed Ludvig güvercinleri kullanarak bir deney yapmış. Farklı renklerdeki kapıların arkasında farklı miktarda kuş yemi koymuşlar. Bazı kapılardaki yem miktarları hemen hemen sabitken (3’e 1), diğer kapılar daha riskliymiş (4’e 2 ya da 2’ye 0). Aynı deneyi, bu kez bilgisayarla ve yemeksiz olarak insanlarla da yapmışlar. Sonuçta güvercinlerin ve insanların benzer şekilde davrandıkları ortaya çıkmış: Hem insanlar hem de güvercinler daha riskli kapıları tercih etmişler… Devamı bu…

Posted in Beyin Çalışmaları, Düşünme Hataları | By

Eyl 9

Eylül 9, 2014

love

Aşıkken beynimiz böyle çalışıyormuş… Eğer çalışıyorsa tabii

Aşkı ve aşıkı anlamak için harcanan çabayı başka bir meseleye harcasaydık… Einstein bile “insanların aşık olmasından yerçekimini sorumlu tutamazsınız” demiş. Yale’deki bilim insanları aşkı ikiye ayırmışlar: 1) Romantik Aşk: insan istedikçe istermiş ve daha fazlasını istermiş 2) “Bensiz” Aşk: bu tür aşkta ise insan karşılık beklemeden bir başkasının mutlu olmasını istermiş. “Bensiz” Aşk için söylenebilecek en ilginç şeylerden biri, beyinde kokainin etkilediği bölgeyi uyarmasıymış, üstüne üstlük Romantik Aşk ile ilgili ödül bölgelerini de deaktive ediyormuş. Üstelik bu tür aşkta insanlar kendilerini düşünmekten…

Posted in Ruh Halleri | By

Eyl 9

Eylül 9, 2014

4a89e933-3c93-427e-bf77-02faafcb57a1.jpg

Oxytocin İsrailli ve Filistinliler arasında bile empati duyulmasına yol açıyormuş…

Çalışmalar, bireylerin kendi gruplarına duydukları aidiyet arttıkça “öteki” grup üyelerinin empati duymalarının zorlaştığını gösteriyor. “Biz”i ne kadar önemsiyorsak, “öteki”nin acılarına  o kadar zor empati duyabiliyoruz. Bilim insanları bir grup İsrailliyle bir deney yapmışlar ve üç grubun her birinin acılarına ne kadar empati duyduklarını ölçmeye çalışmışlar: İsrailliler (biz), Avrupalılar (nötr) ve Filistinliler (öteki). İddiaya göre oxytocin Filistinlilerin acılarına daha fazla hassasiyet duyulmasına yol açmış. Belki de barışın yolu oxytocin bombasını icat etmekten geçiyordur…   Source: www.psyneuen-journal.com See on Scoop.it – With My Right Brain

Posted in Empati, Genel | By

Mar 23

Mart 23, 2014

koyunlar

Herkes tarafından beğenilmemenin harikalığı…

Herkesin herkes tarafından beğenildiği bir yaşam mümkün olabilir miydi? Olsaydı da böyle bir yaşamda mutlu olabilir miydik? Diğer insanların onayını almak son derece insani bir ihtiyaç. Yaşamımızın bir anlamı olduğunda, yaptıklarımızın doğruluğuna ancak etrafımızdakilerin onayını alabilirsek inanmaya programlanmışız. Eleştiri almadığımız zaman kendimizi daha mutlu hissediyoruz çoğunlukla da. Oysa eleştiri olmadığı zaman daha iyi bir yaşam sürmediğimiz gibi, onay arayışı bizi daha da mutsuz ediyor. Araştırmaların da gösterdiği gibi, etraflarındaki kişilerin onaylarına daha bağımlı olan kişiler, daha fazla bunalıma giriyorlar. Çıkış…

Posted in Genel, Ruh Halleri | By

Mar 23

Mart 23, 2014

liar

Biraz ahlaksızlık, yaratıcılığı tetikliyor… Ama biraz…

Ahlakın yokluğunda bir toplumun var olamayacağı açık. Herkesin ahlaklı olduğu bir toplumun ütopyadan bile öte olduğu da. Ahlaksız davrananların kısa vadede karlı çıktıklarını da biliyoruz. Peki ahlaksızlığın umulmadık bir işlevi de olabilir mi? Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılar, yaptıkları deneyde yalan söyleyen deneklerin daha yaratıcı olduklarını keşfetmişler. Araştırmacılara göre “bir kere yalan söylediniz mi, oyunun kurallarını bozuyorsunuz ve düşünmenizin önündeki engeller kalkıyor”. Yalanların düşünceleri özgürleştirdiği iddiası hem derslerde öğrendiklerimize hem de yaşam deneyimime aykırı düşüyor. Benim deneyimim söylenen her yalanın prangaya bir…

Posted in Beyin, Genel | By

Mar 23

Mart 23, 2014

Geleceği öngörebiliyor muyuz?

Geleceği öngörebiliyor muyuz?

Geleceği öngörebilmek insanoğlunun en büyük düşlerinden biri. Olmasaydı astrolojiye bu kadar düşkün olur muyduk? Zihinbilimin bize bu konuda anlatacakları var. Yapılan çalışmalar, insanların olasılıklı ve olasılıksız olayları hissedebildiklerini gösteriyormuş. Kararsızlıkla karşı karşıya kaldığınızda, içgüdünüzü dinlemek için bir iyi sebep daha. Bkz. Scoop.it – With My Right Brain See on deanradin.blogspot.com

Posted in Beyin, Genel | By

Mar 23

Mart 23, 2014

dehumanization

Nefretin Psikolojisi: İnsanlar insanlıklarından nasıl vazgeçebiliyor?

nsanın insana ettiğini anlayabilmek mümkün mü? Hesapta yaşam kalitemizin en yükseğe ulaştığı son iki yüzyıl, aynı zamanda insanlık tarihinin en akla sığmaz soykırımlarına, cinayetlerine sahne olmadı mı? Zygmunt Bauman gibi üstatlar modernitenin olanaklarının bizi daha büyük suçlar işleme  konusunda donanımlandırdığını söylüyorlar. Öte yandan, belki de hep içimizde olan bir mekanizmayı daha güçlü kullanmaya başlamış olmayalım? İnsandışılaştırma, “dehumanization” karşımızdaki insanı, insan olarak görmememiz anlamına geliyor. Eğer bir kişiyi insan olarak görmezseniz onun acılarına karşı duyarsız hale geliyorsunuz; bu da gündelik yaşamdaki…

Posted in Beyin Çalışmaları, Genel, Siyasal Psikoloji | By